27 Ekim 2016 Perşembe

biyolojik ceşitlilik


Türkiye'de biyoloji ve biyolog olmak

Merhaba,
İlk defa bir blog yazıyorum. Bir biyolog olarak uzun bir süredir bölümümüzün ülkemizdeki bugünkü durumunun iyileştirilmesi için neler yapılmalı diye düşünüyorum. Genellikle bu konuda yazılarım olacak. Bu konuda bir kamuoyu oluşturma çabası içerisine girdim. Çevremdeki biyolog arkadaşlarımla konuşuyor ve tartışıyorum.

Evet. Türkiye’de biyologların yaşadığı sorunları hepimiz görmekte ve yaşamaktayız. Ancak bu sorunları çözmek için herhangi bir girişimde bulunamıyoruz. Esas olan ‘bizden geçti artık’ dememeli, bizden sonraki biyologları düşünerek bir adım atmalıyız, çünkü biz de ‘bizden geçti artık’ diyen biyolog abla ve ağabeylerimiz yüzünden bu durumdayız. Biyolog olmayı tercih eden meslektaşlarımızın, bu zorlukları yaşamaması, gururla ‘ben biyoloğum’ diyebilmesi gerektiğine inanıyorum.

Ülkemizde mezun olunca rahatlıkla biyolojiyle ilgili iş bulamıyoruz, rahatlıkla akademik kariyer yapamıoyuruz, devlet kadrolarına atanamıyoruz? 1 senede onlarca fen fakültesinden 4500 biyolog mezun oluyorken, devlet atamalarında senede birkaç biyologa ihtiyaç duyulması ne kadar ilginç ve aradaki uçurum çok büyük. Devlet kadrosuna atanmayı başarabilen o ‘mutlu’ kişiler dışındakilerin ne yapabileceğini, nasıl iş bulabileceğini, hangi alanlarda çalışabileceğini bir düşünün. Emek verip okulumuzu bitirmişiz, diplomamız elimizde ama çoğumuz bir devlet kadrosuna atanamamış halde ya da mesleğimizle çok ilgisi olmayan işlerle uğraşarak zaman geçiriyoruz. Zamanımızın çoğu geleceğimizi planlayarak geçiyor, bir bakıyoruz zaman geçmiş ama biz hala aynı yerdeyiz.

Hekimler için tabipler odası diye bir kurum var mesela ve hekimler mezun olduklarında oraya kayıt yaptırıyorlar, tabipler odası da hekimlerine sırayla iş bulup yerleştiriyor. Avukatlar için barolar birliği de bu işi üstlenmiş bir kuruluş. Bizim başvurabileceğimiz böyle bir kuruluş ise yok, arkamızda duran hiçbir kurum yok. Dolayısıyla herhangi bir sorun yaşadığımızda genelde bu sorun bizim lehimize çözümlenmiyor. ‘Ne yapabiliriz ki’ ya da ‘çok zor’ diye düşünmeden bu sorunu çözmemiz gerekiyor. Bunun için fikir alışverişinde bulunup, iletişim halinde olunmalı; amacımızı paylaşabildiğimiz kadar çok biyolog arkadaşa duyuralım.

Bizim için şu anda en önemli aşama sayıca çok olmak, birlikte olmak kanaatindeyim. Bununla ilgili arkamızda durmaya çabalayan bir kuruluş var. O da yeni kurulan bir dernek. Burada bu derneğin adını vermemin sakıncası olup olmadığını bilmiyorum. Katılmak isteyen tüm biyolog, tıbbi biyolog, moleküler biyolog arkadaşları bu derneğe davet ediyorlar. Sonuçta hepimiz biyologuz, kökenimiz aynı, dolayısıyla sorunlarımız da aynı, o nedenle kendi içimizdeki kavgaları bırakıp birlikte adım atmaya başlamalıyız.
Biyoloji bölümü hepimizin bildiği gibi, yaşamı ayakta tutan bir bölümdür. Biyoloji olmazsa hayat durur, çünkü ekoloji olmaz, zooloji olmaz, tıp olmaz. Bu kadar önem teşkil eden bir bölümden mezunken, açıkta kalmamak için biyoloji okumuşuz gibi muamele görmemiz gerçekten çok trajik. Bölümümüzün yeterince tanıtımı yapılmadığı için insanlar biyoloji bölümünü çok iyi bilmiyorlar. Ben biyologum dediğinizde eminim benim gibi kaç kişi ‘kaç senelik bir bölüm’ ya da ‘laboratuvarda kan tahlili mi yapıyorsunuz?’ gibi sorularla karşılaşmıştır. Burada hata soruyu soran kişi de değil bence, insanların bölümü yeterince tanımamalarında.

Ben doktorum dediğinizde ya da ben öğretmenim, ben avukatım dediğinizde insanlar sizi bir meslek grubuna dahil edebiliyorlar, ne yaptığınızı biliyorlar ama biyologum dediğinizde sizi bir meslek grubuna dahil etmeleri o kadar kolay olmuyor. Gelişmiş ülkelerdekinin aksine ülkemizde biyolog olmak çok rağbet edilen bir durum değil fakat tam tersi olmalı, insanlar istedikleri için biyoloji bölümünü tercih etmeliler, istedikleri için biyoloji okumalılar, yani biyoloji herkesin okumak isteyebileceği, tercih edilen (tıp gibi, eczacılık gibi, avukatlık, mühendislik gibi) bir bölüm olmalı. Amacım, ülkemizde bu mesleği olması gereken saygın konuma getirebilmek için elimden gelen her türlü çabayı göstermek, bizden sonraki kardeşlerimizin daha rahat mesleklerini icra etmelerine olanak sağlamaktır. Bunun için ben ve arkadaşlarım bu derneğe üye olduk. Yukarıda bahsettiğim düşünceyle yola çıkarak bu derneğin Ankara'daki merkezine bizzat kendim giderek yöneticilerinden biriyle yüzyüze konuşma fırsatım oldu. İnanın bizimle aynı amaçta olan aynı görüşü paylaşan çok samimi insanlar. Dernek hakkında bilgi edinmek isteyen arkadaşlar derneğin web sitesine girebilirler. Bu dernek sayesinde birçok sorunun üstesinden gelebileceğimize inanıyorum. Dernekle ilgili bilgi almak isteyen arkadaşlarla temasa geçmek isterim. Yorumlarınızı ve sorularınızı merakla bekliyorum.
Tekrar görüşmek dileğiyle hepinize iyi günler.

NEDEN BAZILARIMIZ DAHA FAZLA YİYOR? :
Bilim adamları metabolizmayı ve iştahı düzenleyen 250 gen ve en az 40 nörokimyasal madde belirledi. Ancak sosyal çevrede en az biyolojik belirleyiciler kadar güçlü. Bilim adamları, bu acımasızca hastalığı inceleyerek iştahın karmaşık biyolojisini anlayabilir. Araştırmacılar bu hastalığa bağlı genetik anormalliklerin iştahı tam olarak nasıl ateşlediği belirlemeye çalışıyor. Bu başarılırsa 20 bin Amerikalı tedavi edilmekle kakmayacak aynı zamanda neden bazılarımız diğerlerinden daha fazla yediği de anlaşılacak.

İLETİŞİM-HAKKINDA

 07/09/1987 KAYSERİ'DE DOGDUM ERCİYES ÜNİVERSİTESİ BİYOLOJİ BÖLÜMÜNÜ BİTİRDİM  SRC LAB.BİYOLOG OLARAK CALIŞIYORUM ŞUAN İSTANBUL ÜNİVERSİTESİN'DE PEDAGOJİK FORMASYON ALMAKTAYIM VE BİYOLOJİ ÖGRETMEN ADAYIYIM. BLOGGERİMDE SEVGİLİ ÖGRENCİLERİM VE OKUYUCULARIM İCİN BİYOLOJİ HAKKINDA VE BİYOLOJİ TEKNOLOJİLERİ HAKKINDA PAYLAŞIMLARIM OLACAKTIR.BANA ULAŞABİLMENİZ İCİN;
TEL:0(212)465 232556
CEP:0(507)65129692
ADRESS:YENİMAHALLE  AKSU CAD ENVER İŞHANI NO:5/15  BAKIRKÖY/İSTANBUL


Biyoloji ve Teknoloji: Biyolojide Teknoloji

Biyoloji ve Teknoloji: Biyolojide Teknoloji: REKOMBİNANT DNA Rekombinant Nedir? 1980’lerin başında geliştirilen rekombinant teknoloji, deoksiribonükleik asit (DNA) kullanarak horm...

endemik bitki türleri(Türkiye)